Bilim Kurgu

01/07/2016

Bilimkurgu kendi içinde birçok alt tür ve tema barındırdığı için aslında tanımlanması oldukça zor bir kavramdır. Bilimkurgu, esasen kurgu edebiyatının (speculative fiction) bir alt türüdür. Onu diğer türlerden ayıran en önemli özellik, bilimi, yani doğa kanunlarını esas alarak yaratılıyor olmasıdır. Bilimkurguda, diğer alt türlerde olduğu gibi doğaüstü olgular yoktur.

TDK’da bilimkurgu kelimesi, “Çağdaş bilim verileriyle düş gücünden oluşan (film, roman vb.)” diye tanımlanmıştır. 

Türün en önemli isimlerinden Arthur C. Clark ise onu şöyle tanımlıyor: “Bilimkurgu, kimi zaman istemeseniz bile gerçekleşebilecek; fantastik ise, ne kadar isterseniz isteyin asla gercekleşmeyecek olandır.”

Yaratıcısı Hugo Gernsbach’ın kendi deyimiyle “scientifiction, bilimsel olgular ve kehanetlerle karışmış, düşsel, sürükleyici, bir öykü” demekti. Ona göre; “...bu şaşırtıcı öyküler, yalnızca tutkulu okumalar olmakla kalmamalı, aynı zamanda eğitici de olmalıydı. Bugün bizim için bilimsel kurgu olanların, yarın gerçekleşme olasılığı hiç de düşük değildir.”

Bilimkurgu nasıl doğdu?

20. yüzyılın başlarında dünyada bir pulp magazine (ucuz dergi) furyası yaşanıyordu. 10-25 cent civarında bir fiyata satılan bu dergilerde fantazi, macera polisiye ve dedektif öyküleri gibi çeşitli kısa, edebi hikayeler yayınlanıyordu. 1950’ye kadar devam eden bu dönemde sayısız farklı dergi piyasaya çıktı. 

Nisan 1911’de, Amazing Stories dergisi kurucusu ve Modern Electrics editörü Hugo Gernsback, bilimsel öngörüleri işleyen ve insanlığın gündelik yaşamını değiştiren; aralarında televizyon, radar, otomatik içecek dağıtım makineleri vb teknolojik buluşların yer aldığı RALPH 124C41+ başlıklı bir romanı, makaleler halinde yayınlamaya başladı. Lüksemberg kökenli Gernsback, 20 yaşında Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ederek elektrik ve radyo alanlarında buluşlara imza atacağı National Institutes of Technology (NITs) kariyerine başlamıştı. Bu, onu 1908’de Modern Electrics adlı, içinde “bilimin harikaları” olarak adlandırdığı makaleleri yayınlamaya giriştiği teknik bir dergi kurmaya yönlendirdi. Wonder Stories, The Magazine of Prophetic Fiction isminde bir dergi kurduktan sonra, scientific fiction (bilimsel kurgu) adını verdiği metinleri derlemeye başladı. Dolayısıyla science-fiction (bilimkurgu) terimi, ilk olarak Haziran 1929’da Gernsback tarafından kurulan Science Wonder Stories dergisinin ilk sayısının sunuş yazısında yer aldı. Bu dergiyi Türkçeye tercüme ederek bizlere kazandıran ve ilk kez bilimkurgu kelimesini kullanan kişi de Orhan Duru’dur.

Bilimkurgu eserlerinin konuları ve alt türleri nelerdir?

Bilimkurgu ilk döneminde sadece bilimi konu alan son derece kısıtlı bir türken, zamanla ve bilimin gelişmesine paralel olarak, birtakım temalar ve alt türler sayesinde genişlemiştir. Ayrıca belirtmek isterim ki, çoğu kişinin sandığının aksine distopya ve ütopya, bilimkurgunun alt türü olarak değil, anlatıdaki kurguyu tanımlamak için kullanılır.

1. Alternatif Tarih

Bu yapıtlarda, “Ya tarihsel bir olay daha farklı biçimde sonuçlansaydı?” sorusu ele alınır. Harry Turtledove bu alt türün ustasıdır. Guns of the South (Güneyin Silahları) Amerikan İç Savaşı’nı güneylilerin kazanması halinde neler olacağını ele alırken; World War II: In the Balance (İkinci Dünya Savaşı: Denge) serisi de İkinci Dünya Savaşı sırasında uzaylıların dünyayı işgal etmesi durumunda olacakları sorgulayarak, alternatif tarihi ilk temasla birleştirir.

2. Apokaliptik ve Post-apokaliptik Bilimkurgu

Apokaliptik ve post-apokaliptik hikayelerle soykırım öyküleri, dünyanın sonuna veya sonun yaşanmasından sonraki dünyaya odaklanır. Niven ve Pournelle’in Lucifer’s Hammer (Şeytanın Çekici) adlı eserinde, insanlık bir kuyruklu yıldız tarafından yok edilmiştir ve baştan başlamak zorundadır. Nevil Shute’un On the Beach (Kumsalda) adlı kitabında da, insanlık bir nükleer felaket tarafından ortadan kaldırılmıştır. Stephen King’in The Stand (Mahşer) romanındaysa, yıkıcı bir salgından geriye kalanlar mevcut koşullarla mücadele etmeye çalışır.

3. Sosyolojik Bilimkurgu

Sosyolojik bilimkurgu daha çok karakter ağırlıklıdır ve sosyal değişimlerle, kişilerin psikolojileri ve etkileşimleri gibi konuları temel alır. Teknolojinin bir miktar rolü olsa da, asıl vurgu teknolojinin nasıl işlediği değil, bireyleri ve sosyal grupları nasıl etkilediği üzerinedir. Örneğin Robert Silverberg’in To See the Invisible Man (Görünmez Adamı Görmek) adlı kısa öyküsü, fütüristik bir ceza biçiminin, bireyi ve çevresini nasıl etkilediğini ele alır. Ülkemizde oldukça tanınmış bir yazar olan Ursula K. LeGuin, sosyolojik bilimkurgu alanının önde gelen temsilcilerindendir.

4. Cyberpunk (Siberpunk) Bilimkurgu

Cyberpunk türünden örnekler bilgisayarların, hackerların ve bilgisayar/insan melezlerinin yer aldığı yüksek teknolojili, genellikle soğuk, mekanik ve fütüristik bir bilgisayar evreninde geçer. Yazar Bruce Sterling ve Neuromancer adlı eserinde cyberspace (siber uzay) terimini ortaya atan William Gibson, bu alt türün öncüleridir. Bu tür öykülerde, insanların vücutlarında bilgisayar bağlantı girişleri veya yazılımlar (wetware) olabilir ve The Matrix’te olduğu gibi, zamanlarının önemli bir kısmında sanal bir ortamda yaşayabilirler.

5. Steampunk

Buhar gücüyle çalışan makinelerin ön planda olduğu, genellikle 19. yüzyılda  ve  Viktorya Dönemi İngiltere’sinde geçen bir bilimkurgu alt türüdür. Teknolojisi de bu tarihlere uygun olarak Newton fiziğine dayalıdır. Bilimkurgu üretenlerin “Günümüzde bilim bu denli ilerlemese teknolojimiz nasıl olurdu?” sorusuna verdikleri sanatsal cevaplardan oluşur. “Wild Wild West” bu türün örneklerindendir; Scott Westerfeld’in Leviathan adlı eserinde de örneklerine rastlanır.

6. Biopunk

Canlıların üstün özellikler kazanmayı ve uzun yaşamayı amaçlayarak teknolojik yapılarla melez oluşturmasını konu alan bir bilimkurgu alt türüdür. Robocop karakteri ve Bioshock adlı bilgisayar oyunu, bu türün örnekleri arasında gösterilebilir.

7. Dieselpunk 

Dieselpunk, teknolojisinde 1950’lerin retro-futuristik dizel motorlarının kullanıldığı bir bilimkurgu alt türüdür. Hava kirliliği, sağlıksız yaşam gibi unsurlar ön plandadır. Mekanlar, bol dumanlı, sanayi artıklarıyla dolu, makine yağlı, kasvetli sahnelerle tasvir edilir. Tales of the First Occult War ve Mad Max bu türün örneklerindendir.

8. Bilimsel Fantezi/Fütüristik Fantezi

Bu alt tür günümüzde nadir olarak işlense de, 1930’lar ve 1940’larda oldukça yaygındı. Bu türde öykünün akışı için bilimin bilinen yasaları veya bilimsel teoriler değişikliğe uğrar, göz ardı edilir veya açıkça reddedilir. Edgar Rice Burroughs’un Mars’ta geçen “Barsoom” romanları buna iyi bir örnektir.

9. İlk Temas 

İlk temas, insanların dünya dışı varlıklarla ilk karşılaşmasını ele alır ve dehşet dolu işgal hikayelerinden, ileri teknolojiye ve dünya barışına dair sırlar getiren dost canlısı ziyaretçilere kadar pek çok konuyu kapsar. Alacakaranlık Kuşağı dizisinin To Serve Man başlıklı bölümünde olduğu gibi, bir yemek kitabı hediye edilmesi bile mümkündür. Söz konusu buluşma veya karşılaşma dünyada, uzayda veya başka bir gezegende gerçekleşebilir. Bu alt türün uzaylı istilasını içeren biçimi H.G. Wells’in War of the Worlds (Dünyalar Savaşı) romanında başarılı bir şekilde tanımlanmıştır. Bu alt türde işlenen diğer konular uzay yolculuğu, uzayda kolonileşme, dünyalılaştırma, uzaylılar ve uzaylı uygarlıklardır.

10. Sert Bilimkurgu

Asimov’un tanımıyla, “sert blimkurgu, gerçek bilimsel bilgiyi ön plana çıkaran, buna dayalı olay örgüsü geliştiren ve sonuca ulaştıran hikayelerdir.”

Bu alt türü, karakterlerden ziyade düşünceler yönlendirir. Olay örgüsünün merkezinde gerçekçi, bilimsel ve teknolojik unsurlar yer alır. Örneğin öykünüz bir Ay kolonisinde geçiyorsa, teknolojik konular karakterlerin kişisel yaşamlarından daha öndedir. Bu alt türde etkin biçimde yazabilmek için, yazarın genel olarak ilgili bilimsel ilkeler konusunda derin bilgi sahibi olması gereklidir. Asimov ve Heinlein’ın erken dönem çalışmalarını da kapsayan pek çok klasik bilimkurgu romanı bu kategoridedir.

11. Hafif/Mizahi Bilimkurgu

Bu alt türlerden herhangi birine dahil olabilir veya bir alt türün parodisi biçiminde sergilenebilir. Douglas Adams’ın Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Otostopçunun Galaksi Rehberi) serisi mizahi bilimkurgunun en ünlü ve başarılı örneklerindendir.

12. Askeri Bilimkurgu

Askeri bilimkurgu, uzay veya bir başka gezegen gibi geleceğe ait ortamlarda; modifiye insanlar, uzaylılar ve makineler gibi çeşitli düşmanlara karşı, genetik değişikliğe uğramış askerleri de kapsayan fütüristik ve yüksek teknolojili silahlarla yapılan savaşları konu alır. Askeri bilimkurgu türünün, Robert Heinlein’ın Starship Troopers (Yıldız Gemisi Askerleri) adlı romanı gibi bazı örnekleri, “düşmanları derhal havaya uçuralım” yaklaşımını benimsiyor olsa da, birçok yazar bu alt türü, savaş karşıtı temaları işlemek amacıyla kullanır. Örneğin David Drake’in Hammer’s Slammers adlı dizisi, savaşa hem kahramanlık hem de katliam yönünden bakmaktadır.

13. Süper İnsan (Superhuman)

İnsanüstü güçleri olan karakterler içeren bir bilimkurgu alt türüdür. Bu karakterler daha çok bilimsel deneylerde kullanılmış denekler olarak karşımıza çıkar. Genellikle deney sonucu başarılıysa iyi karaktere, başarısızsa kötü karaktere bürünürler. İnsanlık olarak, bu eserlerde bazen medeniyetimizi bu karakterlerle birlikte kötülerden koruruz, bazen de başarısız deneklere karşı mücadele veririz. Bu hikayelerde deneklerin toplum tarafından dışlanmaları ve topluma yabancılaşmaları gözler önüne serilir; ve bu eserler, “Medeniyetin gelişimi için bireyler feda edilmeli mi?” tartışmalarına açıktır. Frankestein, Marvel evrenindeki kimi karakterler ve Kaplan! Kaplan! romanındaki Gully Foyle, bu alt türe örnektir.

14. Bilimgerçek

Çok yakın gelecekte geçen bir bilimkurgu türüdür ve günümüzdeki veya gelecek birkaç on yıl içindeki olayları konu alır. Ortamın unsurları okuyucuya tanıdık olmalı veya güncel olarak kullanılıp günümüzde geliştirilmekte olan teknolojilerden yararlanılmalıdır. Greg Bear’in (Kanın Müziği) adlı romanı gibi, nanoteknoloji ve genetik konularını ele alan hikayeler genellikle bu kategoriye girer. Andy Weir’ın The Martian adlı romanı ile Alfonso Cuarón’un Gravity filmi de bu alt türün yakın döneme ait örnekleri arasında gösterilebilir.

15. Zamanda Yolculuk

Edward Page Mitchell, The Clock that Went Backwards (Geriye Giden Saat) adlı romanını 7 yıl önce yazmış olsa da, zamanda yolculuk konusunu H.G. Wells, The Time Machine (Zaman Makinesi-1888) eseriyle popüler hale getirmiştir. Bu alt türde, karakterler geçmişe veya geleceğe yolculuk yapar ya da geçmiş veya gelecekten gelen gezginlerce ziyaret edilir. Ele alınan konular “haydi gidip Pleistosen çağı neye benziyormuş görelim” yaklaşımından, paradoks (Geçmişe gidip kendi dedenizi öldürürseniz ne olur?) veya müdahale (Paleolitik çağda bir kelebeği ezerseniz tüm gelecek temelden değişir mi?) gibi konulara kadar değişkenlik gösterir. Bu alt türün bir biçimi de, zamanın akışındaki her bir değişikliğin yeni bir evrene açıldığı, alternatif evren temasıdır. Ayrıca 4. boyut, paralel dünyalar, mikroskobik dünyalar vb konular da bu alt türün kapsamına girer.

16. Yeni Dalga (New Wave)

New Wave terimi hem form hem de içerik olarak yüksek derecede deneyselliğe dayanan, ince bir zevk ve özbilinçle yazınsal ya da sanatsal duyarlılığı olan bilimkurgu çalışmalarını tanımlamak için kullanılmaktadır. Günümüzdeki en büyük temsilcisi J.G. Ballard‘dır.

Kaynaklar :

 

Emre İnanır