İnsanlık, binlerce yıl önce, henüz hiçbir bilim dalı gelişmemişken bile, gökyüzünün ihtişamlı görüntüsüne bakıp, derin düşüncelere dalıyordu. Aysız gecelerin karanlığı altında; yıldızların ışığı ile aydınlanan bir gecede, çimenlere uzanıp Samanyolu’nun gökyüzünde boydan boya uzanan o muhteşem görüntüsü ile büyüleniyor, merak ediyordu. Aradan binlerce yıl geçmesine ragmen, ıssızlığın içerisinde çimenlere uzandığım her gece, aynı hissiyatı yaşıyorum. Fakat ben daha şansızım.
Teknolojinin gelişmesiyle, ihtiyacımız olan birçok şeyi, belki de fazla imkanların getirdiği şımarıklıkla da abartarak kullanmaya başladık. Geceleri önümüzü görmek için ihtiyaç duyduğumuz ışığı, yalnızca önümüze çevirmekle kalmadık, gökyüzüne de çevirdik. Bununla, gecenin içimizde o harika hissiyatlar oluşturan manzarasını katledip, şehrin stresi içerisindeki yegane motivasyon kaynağını öldürmekle de kalmadık. Bakacak, ruhumuzu dinlendirecek bir gökyüzü bırakmamanın yanında, birçok canlının hayatını olumsuz etkiledik, ölümlerine sebep olduk. Enerjimizi boşa harcadık, harcıyoruz evet, fakat her şeyin başında, biz kendimizi harcadık.
Işık kirliliğinin getirdiği tüm bu olumsuz etkiler, astronominin önüne ciddi bir bariyer kurdu. Düşünmek için ilham kaynaklarımızdan birini de ortadan kaldırdı. Artık aynı gökyüzünü görebilmek için şehirden yüzlerce kilometre uzaklaşmamız gerekiyor. Hatta buralar dahi, bize yeterli bir gökyüzü veremiyor. Şehir içindeyse, bir iki yıldız görebilirseniz ne ala. Engeller çok olunca, görmek istediklerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz ekipmanın nitelikleri de artmak zorunda kaldı. Daha çok parayla, daha iyi ekipmanlara ihtiyaç duyduk. Ama tüm bunlar, normal halini yakalayabilmek için yalnızca. İyi bir gökyüzünde aynı ekipmanla, neleri yakalayabileceğinizi siz düşünün.
Hal böyle olunca, astronomiye olan ilgi azaldı. İlgisi olanların birçoğu da, ticari amaçlı satılan, niteliksiz, kandırmaca dolu ekipmanlara ödedikleri parayla, aslında heveslerini teslim ettiler. Böylesine zor bir dönemde, gökyüzüne hala ilgi duyuyorsanız, çoktan bu yolun yoldaşı olmuşsunuz demektir. Bu noktada, size bu yolculuğun iyi geçmesi için naçizane tavsiyelerde bulunmak da benim yegâne görevimdir.
Her şeyden önce, yanınıza hiçbir ekipman almadan uzaklaşın o şehirden!
Yanınıza sevdiklerinizi alın, sıcak bir çay, kahve, bir battaniye alın ve uzaklara gidin. Aysız bir gecede, yıldızların o ihtişamlı görüntüsünü görmek, gökyüzünü tanımak ve tadını çıkarmak için iki adet gözden daha iyi bir ekipman yoktur. Hele ki, yere sırtüstü uzanıp, o geniş açı görüntüyü fark ettiğinizde yaşacağınız hissiyat… Hiçbir yerde yakalanmaz. Tüm gökyüzü, gözünüzün önündedir. Saatlerce sıkılmadan izleyebilirsiniz. Zamanla değişen gökyüzünün tadını çıkarın.
İlk ekipmanınız bir dürbün olsun!
İki adet gözden yine vazgeçmeyin. Bu sefer biraz daha detaycı olun. Bir dürbün, size basit bir miktarda yakınlaştırma sağlar. Fakat sanılanın aksine yakınlaştırmadan daha önemli bir katkısı vardır. Daha çok ışık toplar! Mercekleri ne kadar büyük olursa, o kadar fazla ışık toplayacak, dolayısıyla o kadar fazla yıldız gösterecektir. Gökyüzünde hiç yıldız göremediğiniz bölgelere dürbününüzü çevirdiğinizde, yüzlercesini göreceksiniz! Ayrıca ne kadar az yakınlaştırma, o kadar az ışık kaybı demektir. İlla ki eliniz titreyeceği için, az yakınlaştırmada bundan etkilenmez ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Basit bir 10x50 dürbün ile çok keyifli gözlemler yapabilirsiniz. Buradaki 10; on kat yakınlaştırma anlamına gelir. İdeal bir büyütme oranıdır. Eğer 20’lere çıkarsanız, sizin fark edemeyeceğiniz ve engel olamayacağınız el titremeleri sebebiyle yıldızları göremezsiniz. Böyle bir dürbün, bir üç ayak üzerine sabitlenmeyi gerektirir. Aksi halde yıldızlar çok noktasal olduğundan en ufak harekette sönük yıldızları görememeye başlarsınız. Ayrıca daha geniş bir alana bakmak, daima daha çok ışık ve daha güzel görüntüler demektir. Küresel ve açık yıldız kümelerinin, bulutsuların ve bazı gökadaların keyifli görüntüsüyle karşılaşa karşılaşa, gökyüzünde dolaşabilirsiniz. Ayrıca hafiftir ve sizi yormaz. 50 sayısı ise, milimetre cinsinden mercek çapını ifade eder. Ne kadar büyük mercek, o kadar çok ışık toplama kapasitesi demektir. Bu da, o kadar fazla yıldız anlamına gelir.
Teleskoba geçmeden önce, hatta geçtikten sonra dahi, gökyüzünü izlemek için dürbüne ihtiyacınız olacak. Ayrıca size gökyüzünü tanıtma konusunda harika bir rehberdir. Teleskopta ayar yapmakla uğraşmak zorunda kalmaz, hassas ayarlarla bunalmaz, olası kalibrasyon sıkıntılarını çekmez; sadece dürbünü istediğiniz yere doğrultur ve manzaranın tadını çıkarırsınız. Bu yüzden yeni başlayan herkese, basit bir dürbün öneriyorum. Marka konusuna çok takılmayın, fakat kötü ürünlerden de kaçının. Alacağınız marka, profesyonel teleskoplar veya optikler üreten bir marka olsun. Bunun dışında detayların çok da bir önemi yok. Sadece alın ve kullanın.
Yıllarca sadece çıplak göz ve dürbünle gözlem yapan, hala en çok bunlarla gözlem yapmayı seven biri…