Bilimsel Yöntem ve Örgütlenme Üzerine

Bilimsel Yöntem ve Örgütlenme Üzerine

01/01/2014

Bugün sıklıkla “benim bu konu hakkında şöyle bir teorim var”, “senin teorin yanlış çıktı” gibi sözler duymaktayız. “Teori” ya da Türkçe karşılığı olan “Kuram” konusunda medyanın yarattığı bilgi kirliliğinden kaynaklanan bir yanlış anlama var. Üstelik bu yanlış anlama, bilimsel yöntemin tüm alanlarına yönelmiş durumda ve günden güne yaygınlaşmayı sürdürüyor.

Bilimsel Yöntem (Bilimsel Metod), en başarılı insan zihninin yarattığı tüm bilgi birikiminin doğruluğunu ölçmek için kullanılabilecek tek ve en başarılı yöntemdir. Çekirdeğinde, hipotezin, kuramın ya da kavramın yanlışlanabilir tahminlerle deneyimsel gerçekliğin en iyi biçimde açıklanması ve gerçeklik değerinin ölçülmesi düşüncesi yatar. Yani, doğaüstü güçler, ruhlar, cinler ve tanrılar hipotezlerin içinde yer alamaz.

Aşağıdaki 5 adım, “Bilimsel Yöntem”i oluşturur.

1) Gözlemle. Kanıta bak.

2) Bir açıklama geliştirmeye çalış: Hipotez

3) Hipotezini deneyimsel kanıtla (genelde matematik tarafından desteklenen deneysel kanıtlarla) karşılaştır. Bu adım, neden bir hipotez ya da kuramın yanlışlanabilir olması gerektiğinin nedenidir. Deneyi, başkalarına başka ortamlarda da tekrarlat.

4) Eğer hipotezinle deneylerin birbirini doğrular nitelikteyse elinde bir “Kuram” var demektir. Yok doğrulamıyorsa, 2. adıma geri dön.

5) Kuramını tahmin ve öngörüler üretmekte kullan.

Bir tahmin, yeni bir hipotez oluşturur ve çevrimsel çemberi yineletir. Çoğunlukla, tahminlerin doğrulanıyor olması, özgün kuramı güçlendirir.

3. ve 5. adımlar, “Akıllı Tasarım”, “Homeopati” gibi sözdebilimler (pseudoscience) tarafından atlanmıştır. Ki zaten, bazı sözdebilimlerde 3. adım olanaksızdır. Ancak 1 ve 2. adımlar varlığını koruduğu için, bilmeyen insanlara sözdebilimlerin, bilimsel gibi yutturulmasında çok kullanılırlar.

Görüldüğü gibi, bilimsel yöntem apaçık olmasına karşın, bu konudaki yetersiz birikimden ötürü insanların sıklıkla dürtüselliğe karşı ko-yamadan dolandırılmaya açık hale gelmesine rastlıyoruz.

Peki bu konuda ne yapabiliriz? Bu sorunun yanıtı oldukça yalın. Tıpkı “Akıllı Tasarım’cılar ya da “Homeopat”lar gibi örgütlenmemiz gerekiyor. Onlar insanları sömürerek milyarlar kazanmak için örgütlenmiş olsa da, biz başlangıçta kendi dertlerimiz, sonra da milyarlarca insanın dertlerine çare bulmak için daha geniş ve daha başarılı örgütlenmeler yaratmış olmamız gerekiyor.

Örgütlenmenin bize getireceği yararları uzun uzun yazmak mümkün. Ancak bu yazıda yalnızca 5 tanesini aktaracağız:

1) Kendi disiplin(ler)imiz ve diğer tüm disiplinlerdeki son bilimsel gelişmelerden haberdar olmak. Yeni şeyleri öğrenmek için tüm literatürü taramak, birkaç atölye, kongre ve çalıştaya katılmış olmak günümüz için yeterli değildir. Örgütlülüğümüzü sıkı tutarak birçok konudaki gelişmeyi izlemede ve hatta bizzat yaratıcısı olmada daha ileri gidebiliriz.

2) Kendi araştırmamız ile yayınlayacağımız topluluk arasında bir iletişim kurmak ve yayınlayacağımız topluluğu daha da genişletmek.

İyi örgütlenmiş bir bilimsel topluluk, kendisinin her bir ülkeden gelen üyelerinin eleştiri ve katkılarıyla ortaya daha da nitelikli araştırmaların çıkmasına yardımcı olacaktır. Bu noktada, bilim alanının açık veri standardı olan Open Science Data’nın sağlayacağı katkı çok daha büyük olacaktır. Özellikle araştırma maliyetlerinin düşmesi ve açık verinin herkes tarafından yorumlanabilmesi gibi özellikler, bilimsel yöntemle düşünenleri sözdebilimcilere karşı daha sağlam bir noktaya taşıyacaktır. Bu nedenle örgütlenirken bir Açık Veri topluluğunun (ve hatta bir de Özgür Yazılım topluluğunun) parçası olmak önemlidir.

3) Kendi ağımızı genişletmek.

Sosyal yaşamdan, kariyere dek her şeyin kişisel ağlar üzerine kurulu olduğu bir çağda yaşıyoruz. Örgütlenmenin en güzel yanı, sırt sırta birçok konuda dayanışabileceğimiz yol arkadaşlarımızın sayısını artırmaktır.

4) Medya ile bağlantı kurmak.

Kalabalıklaşan bir bilimsel topluluk, ister istemez medyanın ilgisini çekmeye başlayacaktır. Bugün Yüksek Lisans ve Doktora düzeyinde çalışmalarda karşımıza çıkan Bilim İletişimi, uygulamada özellikle Richard Dawkins ve Carl Sagan gibi öncüler tarafından başlatılmış biçimde yaşamın birçok alanına yansımış biçimdedir. Artık dünya halklarının bilimle iletişim kurmasının önünde medya güçlü bir blok olmak yerine, zaman zaman bilimi halka daha doğru bir biçimde yansıtmayı seçmek zorunda kalmaktadır.

5) Bilimsel araştırma hazzının tadını çıkarmak ve bu hazzı paylaşmak.

Bugün hepimiz Archimedes’in dışarı “Eureka” diye haykırarak fırladığında yaşadığı coşkuyu kavrayabiliyoruz. Yazık ki, kendisinin çağında iyi örgütlenmiş bir bilim insanları topluluğu olmadığı için, coşkusunu o topluluk yerine kralla paylaşmak zorunda kalmıştı. Aynı acıyı yaşamamak için daha iyi örgütlenmemiz şart. Türkiye koşullarında, bilimsel yöntemin daha çok kişiyle buluşturulması için, hemen örgütlenme yoluna girme hevesini içimizde yeşertmeliyiz.

Kaynaklar:

http://atheism.wikia.com/wiki/Scientific_method

http://esof2014.org/programme-tracks2/why-you-should-participate

http://en.wikipedia.org/wiki/Open_sciencedata

 

Yazar: Cahit Gürsey