Ateistler Neden Örgütlenmeli

Ateistler Neden Örgütlenmeli

01/01/2014

Ateizm ve ateist olmak özellikle müslüman bir toplumda yaşıyorsanız zor bir iştir. Hele hele siyasi iktidar toplumu bizim ülkemizde olduğu gibi dinsel normlara, şeriat nizamına göre şekillendirmeye kalkıyorsa zorluktan da öte, sürekli bir aşağılanmayı ve korku furyasını da içinde barındırır. Avrupa toplumları burjuva devrimlerini aydınlanma ile beraber yaşadılar. Bu yüzden Hristiyan toplumlar dinsel gericilikten daha çabuk kurtulabildiler. Lâkin çabuk derken, bu sancılı ve uzun bir süreç oldu. Cadı avları ve engizisyonlara pek çok kurban verildi.

Türkiye gibi bir ülkede dinsel gericiliğe karşı çıkarken tüm eski geçmiş tecrübeleri göz önüne almak zorundayız ve dinsel gericiliğe karşı güçlü bir bilimsel alternatif yaratabilmeliyiz. Ezanın Türkçe okutulmaktan vazgeçilmesinden bu yana, dinsel gericiliğe karşı mücadelenin orta ve reformcu kesim tarafından yapılamayacağı anlaşılmıştır. Sol kesim ise işçileri küstürmemek adına din konusuna hiç girmemekte ve dine taviz üstüne taviz vermektedir. Bu durumda dinsel gericiliğe karşı güçlü bir alternatif sağlamanın yolu ateistlerin örgütlenmesinden geçmektedir.

Aka ak, karaya kara deme cesaretini gösterebilen ateist bir hareket pek çok sorunun da çözüm yollarını bize gösterebilir. Ayrıca böyle bir örgütlenme, Türkiye içinde yaşayan din dışı unsurların gerçek sayısı hakkında, bize yeterli veri sağlayabilir. Toplumun %99’unun müslüman olduğu devamlı bir şekilde yinelenir. Acaba gerçekten öyle midir? Biz bunun tam tersini düşünüyoruz. Toplum içinde non-teist bireylerin azımsanmayacak bir sayıda olduğunu biliyoruz. O halde bu sayıyı netleştirebilmek ya da yaklaşık rakamlara ulaşabilmek için de ateistlerin örgütlenmesi gerekmektedir.

Aslında ateist dernek ismini, biraz da bu vurgulamaya borçluyuz. Toplum içinde en çok ötekileştirilen, yok sayılan, ahlaksızlıkla suçlanan, her türlü çirkefin üzerlerine atıldığı tek tek ateist bireyler biraz da bu baskılar sonucu yerlerinden kıpırdayamamaktadırlar. Elbette bir de önümüzde Turan Dursun örneği var. Hiçbirimiz onun düzeyinde din ile haşır neşir olmasak da sonumuzun onun gibi olmasından korktuk; bu korku yıllarca sürdü. Devlet de bu korkunun süregitmesi için Fazıl Say örneğindeki gibi elinden geleni ardına koymadı. Ama artık bu gidişe dur demek niyetindeyiz. Ve toplum karşısına gerçek kimliklerimizle çıkma kararındayız ki çocuklarımız, torunlarımız bu karanlıktan nasiplerini almasınlar. Toplum ateistleri gerçek kimlikleriyle tanımak ve onların ahlaksız, otistik, serseri, lümpen bireyler olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır. Ateist dernek bunu sağlamanın bir anahtarıdır.

Böyle bir dernek, sıradan ateist bireye, korku çemberlerini kıramayan dindışı kitleye bir güven ortamı sağlayacaktır. Ateist bireyler yalnız olmadığını ve ne kadar da çok olduğunu görerek üzerini saran karabasandan kurtulacak ve rahatlıkla, hiçbir şeyden çekinmeden düşüncelerini serbestçe haykırabilecektir. Bu gelişme ise hem bireyin korku yapısından çıkmasını sağlayacak hem de toplumu her konuda serbestçe söz söyleyen her renkten bireye kavuşturarak toplumun yapısını daha da sağlamlaştıracaktır.

Bundan sonraki aşama, bireylerin örgütlenme yapılarını görmelerinden geçer. Bireyler dernek etrafında örgütlendikçe ve etkinliklere katıldıkça toplum içinde ne kadar da fazla sayıda olduklarını göreceklerdir. Bu onlara ciddi bir özgüven sağlayacak, yersiz kuşkulardan arınmalarında ve kendi gelecekleriyle birlikte, sonraki nesillerin de gelecekleri için daha ciddi ve olumlu planlar kurmasına onlara yardımcı olacaktır. Bu, işin sadece bir tarafıdır. Diğer tarafı ise yardımlaşma ve dayanışma duygusunun gelişmesidir. Kendiniz gibi düşünen, davranan, ortak ve aynı değer yargılarına sahip insanlarla tanıştıkça aranızda kaçınılmaz olarak bir dayanışma ve yardımlaşma duygusunun gelişmesini sağlanacaktır. Bu ise bireylere olağanüstü bir motivasyon ve moral sağlar. İşte böyle bir dernek örgütlenmesi altında birey, artık aynı ama farklı bir şekilde ve olumlu olarak algılanan yeni bir dünyaya adımını atacaktır.

Böyle bir yardımlaşma duygusu büyüğün küçüğü eğitmesine yol açar. Böylece gerek dernek gerekse dernek üyesi bireylerde gelişen yardımlaşma duyguları ve eğilimleri, genç nesil ateistlerin hata yapmalarının önüne geçebilecek bir etken olacaktır. TCK 216 diye bir ceza maddesi var ve bu maddeye göre halkı dinsel olarak birbirine düşürmek yasak. İyi güzel de bu maddenin içeriğine bakıldığında söz söylemeye çalışan hemen herkes aleyhine dava açıldığı ve bu davalar sonucu yüksek cezalar istenildiği, verildiği görülmekte. Örneğin Fazıl Say, bin senedir var olan Ömer Hayyam’ın rubaisini tweetledi diye haksız ceza alabilmekte. Bu konuda yapılması gereken yasal mücadele şimdilik bir yana bırakıldığında, bizlerin bu toplumda yaşayan ve anayasa ile ceza kanunlarına saygılı bireyler olarak tüm söz ve eylemlerimizde TCK 216’yı gözönüne almak zorunda olduğumuz ortaya çıkar. O halde genç nesile de bunları aşılamalı ve yararsız kızgın ve tepki getirecek söylemlerden kaçınmalarını sağlamalı ve bu yolda onları bilinçlendirmeliyiz. İşte dernek burada da devreye girecek ve bu eğitimi üstlenecektir.

Son olarak demokrasi açısından meydana gelebilecek kazanımları ortaya koymak gerekir. Demokrasi, hangi düşüncede olursa olsun tüm bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmeleri demektir. Şimdi ateist bir derneğin kurulumuyla yaygın olarak dillendirilebilecek ateist düşünceler toplumun dokusuna da etki ederek demokrasi kültürünü geliştirecektir. Bireyler her şeyden evvel birbirlerine tahammül edebilme yükümlülüğünde olduklarını hissederek davrandıklarında, bu kaçınılmaz olarak toplum içinde hoşgörüyü ve birbirini anlamayı arttıracaktır. Bu da Türkiye demokrasisi açısından gerçek bir kazanım olacaktır.

Yazar: Dilaver Koman