Batuhan ÜNAL
9 yaşımdan itibaren zaten bir şeylerin saçma olduğunun farkına varıyordum. Örnek olarak; bazı anlatılan hikayeler saçma geliyordu ama "İnanmazsan sonsuz acı çekersin" vs. diye baskı uyguladıkları için (bkz. korku yönetimi) inanmak zorunda hissettiriliyordum. 2 sene sonra ilk defa deist biriyle tanıştım ve benim sorularımın çoğuna cevap verdi. Onun da desteğiyle araştırma isteği geldi, annemin de desteğiyle bol bol kitap aldım (Uçan Spagetti Canavarı'nın Kutsal Kitabı, Tanrı Yanılgısı vs). Farklı ideolojileri araştırdım, inananlara sordum; inançsızlara sordum ve Richard Dawkins’in sözleri beni Agnostik Ateist (Fiili ateist) olmaya yöneltti. Şu an memnunum ama araştırmaya devam edeceğim. (Efe Aydal'ın da aydınlanma ve sorgulama dönemimde videolarıyla bayağı desteği olmuştur).
Bbtyt
Ateist olmam aslında çok karışık. Kitap okumayı seven bir insanım. Bundan 4 sene önce, arkadaşımla beraber bir yola girdik; namaz, ibadet, yalvarma. Namazımı hiç kaçırmazdım; hep namazımı kılardım. Küçüklükten beri araştırmayı seven bir insanım ama din beni etkisi altına almıştı. Farkında değildim; yavaş yavaş beynim kontrol altına alınmış gibiydi. Sanki bir doktor beni hipnotize etmişti. Neyse, arkadaşım; “babamın gittiği bir tarikat var; sen de gelir misin?” dedi. Tarikat menzilde kurulmuş devam eden bi yer. Gittik. Akşam namazını kıldık, sonra tef çalınmaya başlandı. Millet “Allah” diye ve tuhaf bir sesle bağırıyordu, korktum bayağı çünkü birden oluyordu. Sonra arkadaşıma sordum; o ses, Allah’tan gelen bir sesmiş ve istemsizmiş. Eğer bilerek yaparsan, cehennemde yanarmışsın. Tabii ne yapacağımı şaşırdım. Sonra sıra “tevbe” almaya geldi. Bir adamın dediklerini tekrar ediyordun ve günahların affoluyordu. Derken, ben ilk defa gittiğim için, bana bir kağıt verdiler; içinde “ölüm rabıtası” falan vardı. “O ne?” diye sordum; “liderimizi düşünerek bir gün ölüyorsun ve meleklerin geldiğini hayal ediyorsun” dediler. “Allah allah” dedim; heyecanlıydım. Eve gidince yapacaktım. Eve gittim ve babama “ben arkadaşıma gidiyorum” dedim. O da nedenini sordu; rabıta yapacağımı söyleyince; babam kızdı ve beni engelledi. Eğer bana orada kızmasaydı; şu an belki İŞİD’çiydim. Sonrasında neyin ne olduğunu araştırdım; Darwin’in teorisi hakkında tez yazdım. Yapılan zulümleri gördüm. Richard Dawkins’in kitabını okudum. Araştırmalar yaptım. En önemlisi Kur’an-ı Kerim’i baştan okudum ve ateist oldum. Sorguladığım, düşündüğüm için çevremden çok tepki aldım, ama ben her şeyi içinde yaşayan bir ateisttim ve sorgulamalarım devam etti. Çok kişiyle tartıştım ve saçmaladıklarını fark ettim çünkü Kur’an’ı okumayan adam, gelmiş bana nasihat veriyordu. Ateistliğin de bir ahlakı vardır. Hep pislik, banyo yapmayan bir insan olarak görüldüm. Aileme bahsettiğimde normal karşıladılar. Bana kızmadılar. Ben din adamı olamazdım. Dine inanan kişiler, hepsi değil tâbii, yarısı, ahlaksızlık, hırsızlık, zulüm gerçekleştiriyorlar, insan öldürüyorlar. “Ben elitim” demiyorum, ego yapmıyorum, sadece araştırıyorum. İŞİD 39.999 dini reddediyor; ben ise 40.000 dini... Bu da böyle bir anımdır, saygılarla...
Promete
Her çocuk gibi, ben de belli bir yaşa kadar, dini telkinle yetiştirilmeme rağmen, devamlı olarak anlatılanları ve çevremi hep sorguladım ve bir Tanrı’nın varlığı bana mantıksız geldi. Hele Tanrı’ya bir yandan insani vasıflar yükleyip diğer yandan ise onu aşkınlaştırmaları tam bir saçmalıktı. Tabii yine de agnostik davranıyordum; ta ki, düşüncelerimi destekleyen yayınlarla ve insanlarla tanışana dek...