“NASIL ATEİST OLDUM?” Köşesi

“NASIL ATEİST OLDUM?” Köşesi

01/09/2016

Gevur Ali

Ben 22 yaşıma, yani 2015 yılına kadar, İslam’a sımsıkı bağlı bir Müslümandım. Belçika’da kalıyorum ve burada doğdum. Yurt dışında yaşayan bir ex-müslüman olarak, derginize katkıda bulunmak istiyorum. Deneyimlerimin herkese faydalı olması umuduyla...

Dindar bir ailenin içinde büyüdüm ve 15–16 yaşıma kadar, her hafta sonu Kur’an kurslarına giderdim. Çocukken annem bu kurslara beni zorla gönderirdi, ama sonradan İslam’a bağlandım ve kendiliğimden gitmeye başladım. Dedemle beraber bir topluluğa katıldığımda sanırım 14 yaşındaydım; oradaki insanlar kafalarını sallayıp kendilerinden geçerek, “Allah Allah” diye bağırıyorlardı. İlk gördüğümde bu hareketlerden çok korkmuş olsam da, sonradan hoşuma gitmişti. Hocanın göz yaşları içinde sürdürdüğü sohbetler de beni ayrıca etkilemişti. Bu cemaat hoşuma gittiği için onlara katıldım ve artık her Cuma akşamı oraya gitmeye başladım. Orada ehli sünnetin ne olduğunu, şeriat, tarikat gibi kavramların anlamlarını öğrendim. Dini kitaplar satın aldım; hiç kitap okumazken, burada kitap okumaya alıştım. Dini iyice araştırdım, ama bazı sorular sürekli aklıma takılırdı. Gayrimüslimlerin cehenneme gitmesi haksızlık değil miydi? Onların küçükken, benim gibi Müslüman olma şansları yoktu; neden böyle bir azaba çarpıtılacaklardı? Bunu hocaya sorduğumda, “Nasip işte” cevabını alır ve kabullenirdim; üzerinde fazla düşünmezdim, “şeytan vesvesesi” diyerek kendime. Ama bu sorular yine de ara sıra aklıma gelirdi ve sonunda, en büyük şüphe noktalarımdan biri haline geldi. Bu cemaattekiler beni çok sevdi, ben de onları çok sevdim. Türkiye’ye dini gezilere gittik beraber, oradaki şeyhle tanıştım, şeyhin akrabalarıyla tanıştım. Birbirimizi sevdik. Daha da yükselmeyi düşünüyordum; belli kişilerin online din kurslarına katıldım; derken kafamdaki şüpheler çoğalmaya başladı. “Şeytan vesvesesidir” dedim, unutmaya çalıştım, ama kafamdan gitmedi o sorular... Bu soruları hocalara sorsam, doğru dürüst cevap vermeyeceklerini biliyordum. Kafirler neden cehenneme gidiyordu; Muhammed neden sadece Arap bölgesinde İslam’ı yaymıştı; Afrika’yı, Avustralya’yı ve Amerika’yı bilmiyor muydu? Allah buralarda yaşayanlara neden hiç peygamber göndermemişti? Bu ve benzeri daha nice sorular... Bu soruları düşünmek bile, insanı dinden eder diye korkuyordum. Unutmaya çalışıyordum ama olmuyordu, artık benim kıldığım namazlar kabul olmuyor diye de üzülüyordum.

Bilim çocukluğumdan beri ilgimi çektiği için, sık sık National Geographic kanalını izlerim. Bir gün bu kanalda, Neil deGrasse Tyson tarafından sunulan “Cosmos” belgeseline rastladım. İnternette dindar kesimin bu belgeselden nefret ettiğini duymuştum. Bende de artık şüphe var ya; “Bir dinleyeyim bakalım, bu ateistler ne diyor?” diye düşündüm. İzledikçe şüphelerim arttı ve evrim teorisini öğrendim; bu bilgiler ve argümanlar beni yendi. 2015’in yılbaşında “The Unbelievers” [İnançsızlar] adlı Richard Dawkins yapımı belgeseli izledim ve bu sonrasında kesin kararımı verdim. “Artık bu saçmalığa inanmıyorum” dedim ve çarpılma riskini göze alarak son bir sınama yaptıktan sonra, kararımı verdim. “Gençliğimi boşuna adamışım bu saçmalığa” dedim.

Bunun üzerinden yaklaşık 1.5 sene geçti; ailemin hâlâ haberi yok. Annem üzülür diye korkuyorum, belki de beni bir daha görmek istemez. Ama ben yine de, yavaş yavaş kendimi belli etmeye çalışıyorum aileme. Gayrimüslimlerle vakit geçiriyorum, sünnete önem vermiyorum, nargile içiyorum ve son olarak da Cuma akşamı sohbetlerini bıraktım. Aileme belli ettiğim küçük adımlar bunlar. Umarım böylece yavaş yavaş, bir gün tüm gerçeği anlatabilirim onlara; evrimi kabul ettiğimi, namaz kılmadığımı, alkol içtiğimi ve en son olarak da ateist olduğumu söyleyecek uygun bir zamanı umarım bulurum...Umarım bir gün dinsiz olmak, normal görünür.